Ana içeriğe atla

KIRMIZI SİNEĞİN ÖLÜMÜ


Kırmızı sineği öldürmüşler, Kırmızı sineği öldürmüşleeer, diye bağırdı çocuk. Şehir efsanelerinden birinde bu çocuk, gerçek ne bilmez anlam ne bilmez her söylenene inanan bi çocuk. Kırmızı sineğin umurunda olmayan bu çocuk oturup ver yansın etmiş.

Kırmızı sineği öldürmüşler, Kırmızı sineği öldürmüşleeer

O gün bisiklete bile binmemiş, üzülüp sokağın köşesine oturmuş. Kırmızı sineği en yakını bellemiş, daha sabah uyanır uyanmaz kulağında çıkardığı sesleri duyup, nedendir bilinmez yakını sanmış bu çocuk. Uçan kırmızı sineği takip etmiş, sokaklarda dolaşmış sineğin uçuşunu çok sevmiş, anlamsız yere anlam yüklemiş. Çocuk işte bu çocuk.

Sinek her yorulduğunda bi yere konduğunda yaklaşmış çocuk, ‘Naber’ derken uzaklaşmış sinek. Üzerine konduğu şeyleri toplamış çocuk belki tekrar konar diye ama konmamış, neyi sevdiğini anlamlandıramamış. Elinde çikolata varmış, çilek varmış, jelibon, abur cubur… Sinek bir kere dursa  ‘Naber’ dese hep ondan alıcakmış bakkaldan hep konsun diye. Tamam parası yokmuş ama mahalle bakkalı yazar hesaba diye düşünmüş.

Evden uzaklaştıkça uzaklaşmış kaybolmuş çocuk korkmuş önce, sonrada sineğin onu tekrar eve götüreceğini düşünmüş güle oynaya peşinden gitmiş. Sinek hiç arkasını dönmemiş, çocuğu bir kere bile görmemiş. Kırmızı sineğin peşinden gittiği bi kediymiş. Sinek kedileri sevmezmiş, nefret ettiğine aşık olmuş. Kedi neyi koklasa sinek ona konmuş, çocuk sineğin konduğunu toplamış. Kedinin ne sinek umurundaymış ne de çocuk. Kediyi aşığı aldatmış, koklayarak aradığı tabancaymış bulsa vuracak kendini. Aramış taramış İstanbul’muş burası elbette çıkar bi tabanca. Çöpün kenarında dün geceden işlenmiş cinayetin soğuk demiri. Kedinin arkasında sinek, sineğin arkasında çocuk. Çocuk sineğin aşığı, sinek kedinin, kedi bi başkasının, bi başkası bi başkasının. Kedi PAAAAAT çekmiş vurmuş kendini, delikanlı ya, ölmüş kedi. Kırmızı sinek tabancaya konmuş uçurmuş tabancayı gökyüzüne, çocuğun gözünden kaybolmuş PAAAAAT. Önce tabanca düşmüş yere sonra kırmızı bi damla yağmış çocuğun yüzüne. Çocuk bağırmış ‘’Kırmızı sineği öldürmüşler, Kırmızı sineği öldürmüşleeer.’’

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ŞARAP İLE RAKI

Şarabın üstüne rakı mı içilir kaptan? İkisi de güzeldir ama bırak karışmasınlar. Alacalı pembe senin nene gerek, kırmızı ayrı, beyaz ayrı güzeldir kaptan. Bi bildiğin mi var kaptan, benim aklım kıttır anlamam. Şarap ayrı güzeldir, rakı ayrı, karıştıramam. Şarapta çare olmaz, rakı da evlat. İçtikçe içerinde kalır. Hele şarap bi oturdu mu kalbine kaldıramazsın. Şarap içersen o olursun, rakı içersen kendin olursun. Ben ne kendim olmayı ne de o olmayı seçtim evlat. Şarap içersem O oluyordum rakı içersem BEN. Ben bir olmaktan yanayım evlat. Ne sadece ben aşık olayım ne de sadece o. Karışmak lazım evlat birbirine karışmak. İçerde, kalbin taaaa içinde. İçtiğinin midene mi gittiğini sanıyorsun evlat? Kalbi doldurur rakıyla şarap. Sadece birini içersen ya acı çekersin ya da çektirirsin, bu sarhoş eder insanı. Acı çekmek ya da çektirmek mutluluk değildir evlat, değildir sadece rakı içmek, sadece şarap içmek. Mutluluk her ikisini de karıştırabilmektir. O zaman hazdan değil mutluluktan sarho...

YARIM HİKAYE, MECALİM YOK

27 yaşındayım ve hiç birşey eskisi gibi olmayacak. Hala mutsuz biten hikayelere ağlarım. Önümüzde bi hayat vardı ve sen başaramadın denildiğinde evde anneme çaktırmadan ağlarım. Annem çakar tabi o ayrı. Hayatın yapmam gereken şeyleri yapamadığımda sevgiyi kesmesi ne kadar kötü.

Kırmızı Gözlüklü Kızın Hikayesi

Kırmızı gözlüklü kızın mektubudur bu hikaye; Öyle geçmişlere gitmeye pek gerek yoktur yakın zaman hikayesidir. Kalp kırıklığından gözlerim doluyken oturduğum kaldırımda unutulmuş gözlüğün hikayesidir. Gecenin en güzel hediyesi oldu bana, takınca iyi hissettim, yaşlarım kesildi. İçtiğim onca şarabın etkisiyle  uzanıp kaldırıma seyre daldım gökyüzünü. Ne yanımdan geçenler umrumdaydı ne de ben onların. Düşler başladı. Acaip hissettim , yüzme bilmeden suya atlayan benim çırpınmalarım bitmişte boğulmaya doğru bilinç kaybının huzurlu vefatı içindeydim, en yukarda … gökyüzünde. Sarhoştum belki de mide bulantısı boğuyodu beni Ayak sesi duydum bi çift derken çekip aldı gözlüğü vücuduma düştüm, ayıldım. Ağlıyodu. Taktı gözlüğü YETERİ KADAR AĞLADIM dedi , BEN GİDİYORUM BANYOYU TEMİZLİYCEM. Yürümeye başladı. Tanımıyodum, bi anda yeretti hayatımda. Sanki davet etmiş gibi peşinden yürümeye başladım bikaç adım kala yavaşladım, mırıldanıyodu, oturaklı küfürler salladı, arkasındaydım....