Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Varınca haber et.

Bi cumartesi rakiyi çok içip yanına gittim. Varınca haber veremedim. Bi yere de varamadım pek. Sevgim havada kaldı. Ona da varamadım, kendime de gelemedim. Günlerdir havadayım. Doğudan batıya bi uçağın içinde yerçekimim kayıp. Ailem olsun istedim. Sevgi görmedim değil sevgi de gördüm sevgisizlikte. Aileden gördüm herşeyi. Çocukluktan başlar ya her şey. Bildiğin aşk annenle babanınki. Ötesini nerden bileceksin. En fazla bi adım daha öteye gidebilirsin iki gözümün çiçeği. Onlardan bi adım öteye. Bi annemi bilirim bi babamı. Ötesine baktım ama içime işleyen onlardı. Ne filmlerdeki gibiydi hikaye ne de benim yaşadıklarım gibi. Ne yapsan olmaz ya bazen, ne yaptıysam olmadı. Bildiğim aile bu kadardı. Kendiminkini kuramadım. Ailem ol istedim. Sevgin olsa karlı dağlı şehirlerin birinde de yanında dururdum. Yanına geldiğimde bi dal gül bulsam ben mutlu olurdum. Güzel misafir ettin iyi davrandın üzmedin mutlu ettin. Bilmediğim yatağında tek başına yatarken o gece ne düşündün? Söylemedin

İKİ GÖZÜMÜN ÇİÇEĞİ

- Nasılsın lan? * Nasıl biliyorsan öyleyim. Lan ne amına koyim. Ankaralı bebelerden mikrop mu kaptın?  - Aynen, mikrobum ben. * Rakı içiyorum içicen mi? - No, kahve içiyorum ben. * Bi gün dönersin eski haline. - Ne gibi eski hal? Rakı içiyorum da her gün değil. * Ben de sadece cumartesileri. Biliyon işte her cumartesi adetimdir. - Afiyet olsun. Bugün cumartesi mi? * Sentetiğe de mi bulaştın? Daha neler unutuyon? Kan çeker benden başka kime bulaşıcan cumartesileri! - Uyuşturucuyla işim yok. * Sevindim. Neden yedi yıldır her cumartesi rakı içtiğimi sende bilmiyon dimi. - Neden? * Romantik şeyler. - Mavi gözlü mü senin fosforlu? * Yedi yıl diyorum! 2010 da bi pazar günü ayrıldım Eskişehirden. - Cumartesi de rakı mı içtin? Kimle içtin? * O ara çok güzel bi hatundu. - Başkası var mıydı? * Olmasaydı keşke ama vardı. - Bendim o zaman o. Şimdi de güzelim. * Güzellik o cumartesi masada muhabbetti. - O zamandan beri mi cumartesileri içiyosun? Hayatına insanlar girdi çıktı,

P E M B O

17.45'te Cağaloğlundan çıkıp Bomontiye yürüdüm. Tahmini varış süresi 20.00. Aman yavaş aheste. Galata köprüsünden geçerken aldığı bonzainin etkisiyle bir kaç instagram canlı yayını, bir kaçta hikayeye görsel olacak anadolu'nun bağrından kopup gelmiş ceronimo'nun köprü üzerinde yattığı yerde yüzme performansını seyrettim. Başarılıydı. Ben alkışladım, ambulansta ödülünü verdiler. Ölmedi ama bi sonraki performansı ölümcül olabilir. O ara tütün sardım, yaladım, yapıştırdım. Düzgün saramıyorum hâlâ. Esmer olduğum için bıyıklarım hâlâ sararmadı ama sağ elimde nah işareti yaparken baş parmağının girdiği yer var ya işte orası biraz tütün sarısı. Ciğerim esmerdir, gözlerim dumanlı. Gözümdeki gülümsemenin sebebi hay sikiyim dediğim durumlarda kendime gülerken çekilmiştir biraz. O durumlar bâki olduğu için göz oldu badem ama kör ölmedi. Aheste aheste varınca Bomonti'ye gittim galaksinin en pahalı birasını aldım. Gözüme  Pembo ilişti o ara istese ona da alırdım. Tarlam olsa sat

Tanıdığın en iyi seri katil kim?

Tanıdığın en iyi seri katil kim diye sorarlarsa beni tarif edersin. Tanışamadan öldürdüğüm her ilişki bu topraklarda en bilindik katil yapmıştır beni. Sesimin çıkmadığı her jazz konseri susmalar yolculuğuna çıkarır beni. Kelimelerin sarhoşluğu gözlerimde, baksanız elbet bişiyler anlatır. Yapmamaya çalıştıklarımı yaparken buluyorum kendimi. Susmamaya çalıştım. Sustum. Anlattığımı sanıyorum. Siz neyi nasıl var ediyorsunuz da ben bir hevesle başladığım cümlelere alelacele utangaç noktalar koyuyorum. Kendimden biliyorum, kendimden bildiklerimle bi yolculuk yapılmıyor. Bedenimin içinde dönüp duran cümleler. Sevgi dolu üç cümle arka arkaya gelse yere seriliyorum. Aheste düşüşlerimi müzik kulağı olanlar işitir. Parçalarında bulamadıkları eksik notalar hep bu  düşüşlerle tamamlanır. Her şey güzel olacak. Her şey güzel olacak. Her şey güzel olacak...Güzel seviyosun. Güzel sevmekten ne zaman vazgeçeceksin? Çağrıldığında hep gittin, çağırdığında geldiler mi? Sen sevdin, seni sevdiler mi? Do

Asteğmen

Eksikliğimi aradım. Bir senedir subayım. Bir senedir kendim değilim. Devlet benim hayatıma ara verdi. Şimdi gideceksin ve sana verdiğim görevleri uygulayacaksın dedi. Anlamlandıramadıklarım oldu yinede uyguladım. Bilincim yerinde sayılmazdı açıkçası. Yüzümü kazıdım her sabah. Arkeolojik buluntular aradım sakallarımı altında. Benliğim oraya sıkışmıştır düşüncesiyle. Çene çukurumu buldum, dudaklarımı gördüm bıyıksız. İkisininde ne bir ideolojisi ne de bi sempatisi vardı. Etkileyici bir süper kahraman çenesi çıkmadı alttan. Yakışıklılığımın geçtiği yaştaydım.  Canlı bir beden içerisinde kapalı bir bilinçle yeşil kıyafetler üzerimde şehirden uzakta bir tepede çeşitli hareketlerde bulundum. Sabahları yüzleri bana dönük yüze yakın kişiye komut vererek çeşitli hareketler yaptırdım. Yaptılar. Benden önce de yapmışlardı, benden sonra da yapacaklar. Son komutu verdikten sonra geriye dönüp benden rütbeli kişiye kim var kim yok kaç kişi kaç baş kaç erbaş arz ederim ben Asteğmen Binbaş. Sonra aynı

Ay Beyazı

Az önce ay yükselirken göğe kocaman sapsarı,biz bütün aşıklar göğe durduk sevdiğimizin gözlerine bakmadan. Ki zaten böyle anlarda sevdiği yanında olanın şansı didem madak'ın şiir kitabında yereder ve paragrafa beraber başlarlar. Giderek küçülen Ay'a eyvallah dedik, kulaklarımız çınladı geceye. Rukiye bir kedi ismi. Uyurken mırladı. Bulut oldu tüyleri. Cigaramın dumanını üfler gibi üfledim Rukiye ye. Gitti Ay'ı beyazladı. Yarın bunlar olmayacak. Bunlar bidaha olmayacak. Buna benzer şeyler olacak belki ama üç çeşit kadın üç çeşit adamla evlenecek. O hikayelerde ben kokoreççinin baharatlığında kimyon kaşığı olarak lüzumlu görüldüğü anlarda yer alacağım. Uzanıp yanaklarınızdan öpüyorum.

Tevellüt 88.

İlkokul öncesi anaokulu vardı, ben gitmedim. Kız kaçırmakla meşguldüm. Zaten mahallede oynadığım bi kız vardı. Başka kızı nerde bulucan. Allem kallem -herhangi bir zor kullanma yoktur-  kaçırdım ben kızı. Gittiğimiz yer, yan mahallenin parkı. Buldular tabi bizi anneler. Ben o gün kaydıraktan koşarcasına kaydım. Sonra kızı bir daha görmedim. Rivayet olunur ki kaçarken ayaklarımı görenler fütürizm’e ilgi duymaya başlamışlar. Yaygın görüş olarak da “Hareket ve ışık maddeyi eritmelidir.” ifadesini benimsemişlerdir. (Buna inanmayacağınızı ümit ediyorum.)Öğrenim hayatı bir şekilde geçti, bi bakıma sıkıcıydı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Resim Öğretmenliği 2010’da bitti. Pür neşe, çokça eğlence. Bu dönemlerde kız kaçırmışlığım yoktur. Okumuşluğum vardır. Güzel insanlar vardı, güzel insanlar kitap olurdu, bende kitaplar okudum. Sonra o güzel insanlar öldü tabi, bende üzüldüm. Ölmeye devam ediyorlar.Lisans bitince memlekette yerel bir gazetede iş buldum hem ajans hem gazete dizgisi. Bolca mes